Herkese Merhabalar öncelikle:)
İlk kez ailemden uzak bir bayram geçirceğim için içim biraz buruk olsada ,işin ucunda gezmek vardıya değmeyin keyfime:))Çok güzel bir bayram tatili geçirdim..4 günde bol bol gezdim, yedim, içtim..Kiloları alıp döndüm .:))Bu 4 günde hergün başka ülke topraklarına geçip farklı yerlere gittiğimiz için size her günü ayrı ayrı yazıcam.. Bol resimli postlarıma başlıyorum..
Bayramın 1.günü Adriyatik denizi sahilinde bulunan ,Adriyatiğin incisi olarak anılan, UNESCO'nun Dünya Mirası Listesinde yer alan ,Hırvatistan'ın Dubrovnik şehrine uçtuk..Tüm uçak tura aitti..Rehberimizin dediğine göre bayram tatili için Dubrovnik'te yaklaşık 5000 tane Türk turist varmış..
Uçak dubrovniğin üzerine gelip alçaldığında yeşil dağlar turkuaz ve lacivert renkli bir denizle bizi daha havadayken mest eden bu şehri görünce keşke yaz olsaydıda denize girebilseydik dedim..
Dubrovnik 1971 yılında savaşlardan korunmak için ,askerden arındırılmış bölge ilan edilmiş.1991 yılında Hırvatistan'ın Yugoslavyadan ayrılışı sırasında çıkan iç savaşta, Sırp güçler tarafından kuşatılırak, bombardımana tutulan Dubrovnik şehri büyük hasara uğramış..2005 yılında da UNESCO'nun başlattığı restorasyon çalışmalarıyla bugünkü görünümünü kazanmış ..
Dubrovnik Old Town (Eski şehir )ve Yeni şehir olarak iki bölümden oluşuyor..Ama gezilmesi gereken tarihi içinde barındıran bölüm Old Town..
Havaalanından Old Town yani eski şehire gitmek için otobüslerle yola çıktık..
 |
otobüsten manzara |
Old Town'a gidebilmemiz için Dubrovniğin Pile bölgesine gittik ve otobüslerden indiğimiz bu meydan Pile meydanı...
 |
Pile Meydanı |
Yüksek duvarlarla çevrili ve araç trafiğine kapalı olan Old Town'un 4 giriş kapısı var.. Pile, Ploce,Peskarija ve Pontaen ..En önemli girişi Pile kapısı, Pile meydanının tam karşısında bulunuyor..
Pile kapısının tam üzerinde şehrin koruyucusu olan Aziz Vlaho'nun heykeli var..Aziz Vlaho ,Aziz Blaise ismiylede biliniyor..Sivaslı bir ermeni olan bu aziz başka bir azizin rüyasına girip Venediklilerin şehre saldıracağını haber veriyor.. Rahipte bu rüyayı dikkate alarak, alınan önlemlerle şehrin kurtarılmasını sağlıyor..Bu sebeple Aziz Vlaho'nun heykeli şehrin koruyucusu olarak Pile kapısının üzerine yerleştiriliyor..
Pile kapısından girince zeminde parlak taşları, sağında ve solunda hepsi bir örnek olan 2-3 katlı taş binalarıyla, pile ve ploce kapılarını birbirine bağlayan şehrin en geniş caddesi Stradun karşılıyor sizi..Stradun Old Town'un merkez caddesi..Caddenin girişinde ve sağında 15.yy da yapılmış, 16 bölümden oluşan Büyük Onofrios Çeşmesi bulunuyor ..Halen suyu içilen bu çeşmenin tam karşısındaysa Fransiskan Manastırı bulunuyor..Bu Manastır 14.yy da yapılmış ve halen kullanımda olan dünyanin en eski 3. eczanesine ev sahipliği yapıyor...
 |
Fransiskan Kilisesi |
 |
Fransiskan Kilisesi |
 |
Stradun caddesi |
 |
Stradun caddesi |
Stradun caddesinde bulunan binaların altlarında hediyelik eşya dükkanları, restoranlar cafeler bulunuyor..Caddenin sonuna Loggia meydanına ilerliyoruz..Loggia meydanında Roma rakamlarıyla saati gösteren tarihi saat kulesi,saat kulesinin solunda geçmişte darphane ,gümrük ofisi ve mahkeme salonu olarak kullanılmış Orta çağ dönemine ait en iyi korunan yapılardan biri olan Sponza Sarayı , sağında Rectörler sarayı ve Aziz Vlaho kilisesi ortada ise,Orlando heykeli bulunuyor..
 |
Loggia Meydanı |
 |
Sponza Sarayı |
 |
Aziz Vlaho Kilisesi |
 |
Orlando Heykeli
Rektörler Sarayı |
 |
Gundulic meydanı |
Saat Kulesiyle ,Sponza sarayı arasındaki kapıdan eski limana çıktık..
Limanı dolaştıktan sonra turun bize tanıdığı serbest zaman süremizde, ilk önce yanımızda bulunan Euroları, Hırvatistanın para birimi olan Kuna'ya çevirmek için bankaya gittik.Şehirde euroda geçiyor ama para üstünü kuna olarak veriyorlar..Kunaya çevirip ,euro hesabı yaptıkları içinde kuru çok düşük alıyorlar diye herkes, ilk önce döviz bürolarına ve bankalara yöneldi.. En iyi kuru bankalar veriyor ve pazar günleri bile öğlen saat 12 ye kadar açıklar..1 Euro 7- 7,5 kuna arası değişiyor..Daha sonra Stradun caddesinin sağında ve solunda bulunan arka sokakları keşfe çıktık..Bu daracık sokaklardada restoranlar, oteller, hediyelik eşya dükkanları, apartmanlar ve küçük bakkal tarzı 2-3 market vardı..
Old Townda sadece 3 tanınmış marka gördüm..Bunlardan Gant ve Replay şehrin içinde ,Accessorize ise Pile meydanındaydı..Giyimle ilgili bulunan tüm mağazalar küçük butikler şeklindeydi..Eski şehirden çıkıp otobüsümüze binmek için Pile meydanına geri döndük ..
Pile meydanında bankların bulunduğu küçük bir park var ..
 |
pile meydanı |
Bu küçük parkta biraz soluklandıktan sonra tur rehberimizle buluşup ,otobüsümüze binip otelimize doğru yola koyulduk..Otelimize giderken Split yolu üzerinde bulunan modern şekilde yapılmış köprüyü gördük..Dubrovnikte gördüğüm en modern yapı diyebilirim..

Otelimiz oteller bölgesi olarak bilinen Babin Kuk' taydı. Otele gidip yerleştik..Otel sadece oda kahvaltı olduğundan akşam yemeğini ya otelde yiyecektik yada şehire inecektik.Yeni şehrede gidebilirdik ama gezip görülcek pek bir yer olmadığını söyleyen rehberimizi dinleyip,yemek için Old Town'a gitmeye karar verdik..Otelimizin önünden Pile meydanına giden otobüsler kalkıyordu..Otobüsler biletli..İsterseniz bilet satış gişelerinden, isterseniz şöförden bilet temin edebiliyorsunuz..Yalnız şöförden alınan daha pahalı olduğu için biz otelimizde hediyelik eşya satan dükkandan ,kişi başı tek seferlik 12 kuna karşılığı temin ettik biletlerimizi.Yani geliş gidiş 2 kişi 48 kuna tuttu..(6-7 euro )Bana biraz pahalı geldi..Dubrovniğin neresinden otobüse binerseniz binin son durak Pile..İsterseniz pile meydanında taksilerde var ulaşım için onlarıda seçebilirsiniz..
Pileye varınca karnımız çok aç olduğu için dolaşmadan yemek yiyeceğimiz mekana doğru ilerledik..
 |
Sırp saldırılarında şehirde bombalanan ,yanan yani şehirdeki hasarı gösteren harita |
 |
Büyük onofrios çeşmesi |
 |
Stradun caddesi |
İtalyan mutfağı makarna, pizza, risottoyla, deniz ürünleri rahatlıkla bulabileceğiniz ana yemekler..Restoranlarda çok dolu değil..Biz ilk akşamki tercihimizi tavsiye üzerine gitmek istediğimiz, pizzacıdan yana kullandık..Stradun caddesinin paralelinde Za rokom sokağında bulunan Mea Culpa'ya gittik..
Ne sipariş versek diye düşünürken yan masalardaki pizzaların devasal olduklarını gördük..Eşimle ben Funghi olarak adlandırılan, domates peynir ve mantardan oluşan bir pizza söyledik..Önümüze gelen pizza elde açılıp, taş fırında pişmiş, incecik hamurlu çıtır çıtır ve mis gibi olan bir pizzaydı..Seçtiğimiz pizza ,bira ve kola toplam 102 kuna tuttu yani 15 euro civarı..Lezzeti olduğu kadar fiyatınında çok uygun olduğunu gördük..Yan masalarımızda hep Türkler oturunca tüm masalar muhabbet içinde yedik pizzalarımızı..:)
Restoranlarda marketlerde mağazalarda satıcılar kasadakiler çok iyi ingilizce konuştukları için dil sıkıntısı yaşamıyorsunuz..Hatta bazı restoranlarda Türkçe menüler bile var hatta bazıları türkçede konuşabiliyor..:)
Karnımız doymuş ,muhabetle yüzümüz güleç olmuş , yediklerimizi eritelim diye başladık Old townu dolaşmaya ..Akşam 8 den sonra yollar boşalıyor..50.000 nüfüsu olan Dubrovniğin eski şehrinde sadece turistleri görüyorsunuz akşam saatlerinde..O turistlerin çoğuda Türk olunca Türkiyede gibi hissettik kendimizi :))
 |
Dubrovniğin tek camisi DZ.Amija ..aslında camide değil binayı sonradan mescit haline getirmişler.. |
Şehirde hiç tabela yok..Yanlız mağazalar, restoranlar önlerindeki sokak lambalarına kendi isimlerini vermişler..Çok hoş olmuş bence..Şehrin akşamki görüntüsüde gündüz görüntüsü kadar büyüleyici geldi bana.
Şehrin güzel görüntüleri karşısında mest olduktan sonra, sabah erken kalkıcağımız için otele dönmeye karar verdik.Pile meydanına vardığımızda karşıdan karşıya geçmek için yaya geçidinin önüne gidip kaldırımda durduk..Çünkü araba geliyordu ve ışık yoktu..Araba önümüzde durdu ve biz geçtik..:))Şaşırdım meğersem orda öyleymiş.Şehirde hiç korna seside yok..Bu durum çok hoşumuza gitti..Bizim ülkemizde değil yaya geçidi ,yeşil ışıkta bile size öttürülen korna seslerini duyabilirsiniz..Bu durumu düşününce kendi ülkem için üzüldüm..
Bu günlük bukadar :)Sizi Old Town'un bana göre güzel görüntüleriyle başbaşa bırakıyorum ve
herkese güzel bir hafta diliyorum..:))
 |
Gundulic meydanı |
 |
Rektörler sarayı
|