27 Ocak 2013 Pazar

Sebze Çorbası

Bu soğukta eşim GS maçına gitmişken bende sıcacık evimizde ayaklarımı uzatmış oturuyorum..Bu soğuk hafta sonu akşamında içinizi ısıtması dileğiyle sizlerle sıcacık ,sağlıklı ve çok lezzetli bir sebze çorbası tarifi paylaşmak istedim.Bu çorbayı geçenlerde kayınvaldemde içmiştim .Tadı çok hoşuma gidince bu haftada kendim deneyip yaptım...
 
 
 
Malzemeler
 
6 su bardağı tavuk suyu
12 adet kurutulmuş domates
1 adet havuç
1 adet ufak boy kereviz
1 adet ufak boy brokoli
1 adet soğan
5-6 diş sarımsak
1 parmak büyüklüğünde taze zencefil
1/2 limon suyu (ekşiyi sevdiğimden ben 1 limon kullandım )
Tuz
 
 
Yapılışı:  Öncelikle kurutulmuş domatesleri yumuşayana kadar haşlıyoruz ..Haşlanan domatesleri rondadan geçirip küçük parçalara bölüyoruz...Daha sonra soğan ,sarımsak havuç ,kereviz ve brokolileri ( çiçek kısımlarını) minik minik doğruyoruz ..Tencerenin içine domatesleri, doğranmış sebzeleri, tavuk suyunu ve tuzunu koyup sebzeler yumuşayana kadar pişiriyoruz .. Suyu yeterli gelmezse üstüne kaynamış suda ilave edebilirsiniz..En son limon suyunu ekleyip taze zencefili rendeliyoruz ve  1-2 dk daha kaynattıktan sonra tencerenin altını kapatıp sıcak sıcak içiyoruz:))
Afiyet olsun..
 
 
 
 
 
 

22 Ocak 2013 Salı

Pırasa Tavası

Benim eşim pırasa sevmediğinden evde pırasa yemeği pişiremiyorum .
Sadece salatalara çiğ olarak doğrayıp pırasa tüketiyoruz..Eşim o zaman pırasa yediğini anlamıyor ve pırasayı, taze soğan sanıyor :))Bende hiç sesimi çıkarmıyorum  ..:))
Bu tarifide ,geçenlerde TV kanallarını dolaşırken ilk kez karşılaştığım Emine Beder'in programından öğrendim..Söylenilene göre pırasa sevmeyenlerin bile yiyebileceği bir yemekmiş..
Bakalım TV de söylenen gibi pırasa sevmeyende yermi acaba diye tarifi denemek istedim.
Eşim çok beğendi börek gibi olmuş dedi ..İçinde pırasa olduğunu anlamadı tabi.:))Yemeğini bitirdikten sonra içinde pırasa vardı dedim :)Baştan söyleseydim ağzına bile sürmezdi o yüzden yemeğini bitirdikten sonra söyledim..Önce bir şaşırdı sonra ,o zaman pırasayı hep böyle yaparsan yerim dedi :)))
Bu tarifi içinde yumurta olduğu için sabah kahvaltıda bile yiyebilirsiniz ..Öğle yemeğinde ,çay saatinde ,akşam yemeğinde tercih size kalmış..






Malzemeler

2 orta boy patates
2 orta boy havuç
3 adet pırasa
2 yumurta
2 yemek kaşığı un (orjinal tarifte mısır unu vardı )
3-4 kaşık sıvı yağ
tuz karabiber kırmızı biber


Yapılışı:  Öncelikle havuç ve patatesleri rendeleyip pırasalarıda incecik halkalar halinde doğruyoruz ..Daha sonra tüm malzemeleri derin bir kapta birbirine iyice karıştırıyoruz..





Tavaya sıvı yağ koyup karışımı tavaya iyice yayıyoruz..İçininde pişmesini istediğimiz için tavanın kapağını kapatıp, kısık ateşte her iki tarafınıda kızarana kadar pişiriyoruz ..
Afiyet olsun..







11 Ocak 2013 Cuma

Ortaya karışık



Yılbaşının ertesi günü kardeşim ,nişanlısı ve eşimle  13:30 seansında Marmara forumun sinemasındaydık ..Hint filmlerini sevmememe rağmen Milyonerden sonra beğendiğim ikinci Hint filmi oldu ..Hayatta kalma mücedelesiyle birbirine tutunan kaplan ve 16 yaşındaki çocuğun hikayesi..Sıkılmadan izleyeceğiniz 3 boyutlu görselliği güzel olan bir film.. 11 dalda Oscar adayı olan bu filmi biz beğendik, sizde izleyin derim..

*********





Gelelim okuduğum kitaplara.Debbie Macomber'in tüm kitaplarını okumuş biri olarak "Gül Limanı Oteli"kitabınıda okumadan geçemedim ve diğer kitaplarını beğendiğim gibi bu kitabını da beğendim..Daha önceki kitapları yüncü dükkanına, örgü öğrenmeye gelen kişilerin hayatlarını anlatırken bu kitap adından da anlaşılacağı gibi otel sahibesinin ve konuklarının hayatlarını anlatıyor..Yazarın akıcı ve sade anlatımıyla kitap elinizde çabucak bitiyor..

Arka Kapak


New York Times Bestseller yazarı Debbie Macomberdan yürekleri ısıtacak yeni bir seri:

Jo Marie Rose, Sedir Koyuna yeni bir başlangıç yapmak ve biraz olsun huzura kavuşmak için gelir. Kocasının ölümünün acısını atlatmaya çalışan genç kadın, burada bir otel satın alır ve otelin adını değiştirip Gül Limanı Oteli koyar. Buranın yeni başlayacağı hayatı için doğru yer olduğunu hissetmektedir. Ancak otel ve ilk gelen konuklar, Jo Marieye beklediğinden çok daha büyük sürprizler yapacaktır.

***********








Daha sonra, çok konuşulan bir seri bitirdim.. Grinin Elli Tonu serisi..Kimisi çok beğenmiş kimisi hiç beğenmemiş..Bir kere en başta belirtiyim +18 lik 3 kitap..
Bu serinin en zorlayıcı kitabı ilk kitabıydı bana göre..İlk kitap yani" Grinin Elli Tonu" cinsel sahnelerin en bol olduğu kitap, hatta kitabın ikinci yarısında anlatılan öyle sapıkça sahneler vardı ki acaba okumasam mı diye düşünmedim değil..Ama kitap aynı zamanda, okuduklarınızın altında farklı şeyler yattığını hissettirdiği için yinede elinizden bırakmak istemiyorsunuz..İlk kitap kafanızda bir sürü soru işaretiyle bitiyor ve ikinci kitaba hemen başlamak istiyorsunuz ki nitekim ben öyle yaptım ..
İkinci kitap yani" Karanlığın Elli Tonu "ve özellikle üçüncü kitap olan " Özgrülüğün Elli Tonu"nda  ilk kitaba göre cinsel kısımlar daha az anlatılmış ..
Asıl  hikaye, Karanlığın Elli tonuyla başlıyor diyebilirim ..Bu kitapla başlayıp okuduğum herşey aşktan ibaretti bana göre..

Yazarın çok yalın çok akıcı bir anlatımı olduğu için çok hızlı okuyorsunuz kitapları..
Çok kötü bir çocukluk dönemi geçirip, annesi tarafından hiç sevilmemiş , ergenlik döneminde sapıkça ilişkilere yönelmiş ,sevmeyi bilmeyen  genç bir adam ve henüz üniversiteyi yeni bitirmiş, genç, masum bir kız var hikayede ve birbirlerine duydukları aşk, fedakarlıklar üzerine kurulmuş bir birliktelik...  

Erotik bölümleri biraz abartılı bulsamda asıl anlatılmak istenilenin aşk olduğunu düşünüyorum ve bu yüzden bu seriyle ilgili söylenen olumsuz yorumlara  katılmıyorum..İlk kitabıyla bunu düşündürtüyo olmasına rağmen  kitap bittiğinde sadece hikayenin etkisinde kalıyorsunuz..Birbirlerine yolladıkları mesajları, aralarındaki çekişmeleri inatlaşmaları okumak gerçekten en keyif aldığım bölümlerdi 
Kendimi öyle bir kaptırdımki ,elimden bırakmadan 3 kitabı 10 günde bitirdim :) Daha önce hiç bukadar hızlı kitap okuduğumu hatırlamıyorum :))Bittiğinde biraz üzüldüm ve kitabın etkisinde kaldığım için üzerine nerdeyse 15-20 gün başka kitap okuyamadım :)

Arka Kapak

Grinin Elli Tonu

Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı... Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.

Edebiyat ögrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Greyle röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ananın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır...

Greyin sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen -çokuluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır- Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christianın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.


Karanlığın Elli Tonu 


Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı...
Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.
Ruhu yaralı genç girişimci Christian Greyin karanlık sırlarının yıldırdığı Anastasia Steele, ilişkilerine son noktayı koyup bir yayınevinde çalışmaya başlar.
Ama Greye duyduğu karşı konulmaz çekim hâlâ etkisini sürdürmektedir. Grey yeni bir teklifle gelince ona karşı koyamaz. Nihayet her şey daha iyiye gidiyor gibi göründüğü sırada birden geçmişin hayaletleri ortaya çıkar. Anastasia, sorunlu, hırslı ve talepkâr Elli Tonun sinir bozucu geçmişi hakkında, tahminlerinin çok ötesinde şeyler öğrenir ve ilişkileri bir kez daha tehdit altına girer.
Grey içindeki şeytanlarla savaşırken, Ana da hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalır. 
Ve bu kararı tek başına vermelidir...



Özgürlüğün Elli Tonu


Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı...

Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.

Anastasia Steelein ne istediğini bilen, göz alıcı iş adamı Christian Greyle tanışması, her ikisinin de hayatlarını geri dönülmez biçimde değiştiren şehvetli bir ilişkinin kıvılcımını çakmıştır. Christianın sıra dışı zevkleri karşısında şoka uğrayan, ondan hem hoşlanan hem de korkan Ana, daha derin bir bağlılık istiyordur. Onu yanında tutmaya kararlı olan Christian, bunu kabul eder. 

Şimdi her şeye sahiptirler; aşk, tutku, yakınlık, servet ve sonsuz olasılıklarla dolu bir dünya. Ana, Greyi sevmenin kolay olmayacağını ve beraberliklerinin her ikisinin de tahmin edemeyeceği zorluklar getireceğinin her zaman farkında olmuştur. Anastasianın kendi benliğinden ve bağımsızlığından ödün vermeden Greyin yaşam stiline uyum sağlamayı öğrenmesi, Greyinse kontrol dürtüsünü aşması ve kendisini altüst eden fırtınaları arkasında bırakması gerekmiştir. 

Ama geçmişle hesapları henüz kapanmamıştır. Tam her şeye sahip gibi göründükleri bir anda, talihsizlik ve kader bir araya gelip Ananın en korkunç kâbuslarını gerçeğe dönüştürür...


Okuyup okumamak size kalmış ama bence okuyun :))

HERKESE GÜZEL BİR HAFTA SONU DİLİYORUM ..

2 Ocak 2013 Çarşamba

Sevgili arkadaşım Şirin Tariflerde çekiliş varrrr :))


Her nekadar çekilişlerde şansız olup katılmama kararı alsamda, arkadaşlarımın çekilişlerini asla kaçırmam. ;)
Şirin tarifler bloğunun sahibi canım arkadaşımın bu güzel çekilişine sizde katılmak isterseniz buraya tık tık ...

Aynı zamanda arkadaşımız Ahudemde yarışıyor ve kazanmyı hakettiğine inandığım şirinemi sizde desteklemek isterseniz
http://www.ahudem.com/yarisma/ahudem-blog-odulleri-2013.html#oyla linkine tıklayıp  sirintarifler.blogspot.com adresini oylamanamız yeterli ...
Şirineme bol şans diliyorum..